Ağaç Sansarı – Martes martes

Resim 1

Merhabalar! Uzunca bir ardan sonra bugün memelilerimizden biri ile geri dönüş yapıyoruz;bir daha böyle ara vermemek sözü ile.Ağaç sansarı ile yeniden merhaba ! Geceleri aktif olan bu türümüz;kahverengi tonlarında kürküyle,açık kahverengi boğaz bölgesiyle ve uzun-kabarık kuyruğuyla hemen kendini belli eder(1).Kısa bacaklı ve sivri kafalıdırlar.Kaya sansarı ile karışabilirler,ayırmak için boyun altındaki leke ve kuyruk kullanılabilir.Boynunun altında göğse kadar ulaşan sarıdan portakal sarısına kadar değişen ve adeta bir papyon görünüşünde olan leke kaya sansarında olduğu gibi bacaklara doğru çatallanma yapmaz;kuyruğu kaya sansarından daha püsküllüdür(2).Geniş bir beslenme diyetleri bulunur,menüleri mevsime ve döneme bağlı uygun yiyecekler ile değişim gösterir.Küçük kemirgenler,kuşlar,böcekler,leş ve yumurtalar ile beslenebilirler;sonbahar döneminde çilek önemli besin kaynaklarıdır.Çam Ökseotu(Viscum album ssp. austriacum)’nun tohumu, etrafındaki meyve özünden dolayı Ağaç Sansarları’nın sevdiği besinler arasındadır(2).Tırmanışta kendilerini çok iyi geliştirmiş olsalar da,yerde avlanmayı tercih ederler.Genelikle yakınlarında açıklık alan bulunan yoğun ağaçlık alanları tercih ederler.2000 ile 2400 metre yüksekliğe kadar çıkabilirler.Gündüzleri kaya yarıkları, ağaç kovukları, yırtıcı kuşların yuvaları, terk edilmiş harabelik alanlarda iyi bir saklanma olanağı bulur.(2).Baş düşmanları ise kartallar ve tilkilerdir(3).3-8 arasında yavrulayabilirler.9 ayda erginleşirler,ömürleri 15 yıldır. IUCN Red List’e göre LC kategorisinde yer almaktadırlar(4).Türü başlıca tehdit eden etmenler habitat kaybı ve avcılıktır.
Bu güzel türümüz ile birlikte,uzun bir aradan sonra tekrar iyi farkındalıklar !

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz.-

________________________

Referanslar

Resim 1 : http://i.telegraph.co.uk/multimedia/archive/01916/pine-marten_1916551i.jpg
(1) : Arkive
(2) : TRAMEM
(3) : Vikipedi
(4) : IUCN Red List

Mutur-Phocoena phocoena

harbor-porpoises_569_600x450

Kaynak

Daha evvel hiç balina takımından bir tür girmemiş idik.Uzun bir aradan sonra sularımızın büyük memelilerinden sayın Mutur ile karşınızdayız.İçinde Vikipedi’nin de bulunduğu birkaç kaynakta ise ismi Musur olarak geçiyor.Tanım olarak da yunussu balina denmiş.Anlamıysa Latince’de “büyük deniz hayvanı” olmakla beraber Yunanca’da “deniz canavarı”dır.Özellikle yunuslarla karıştırılabilirler lakin biraz daha dikkatli bakıldığı takdirde fark edilir ki yunusların burunları sivridir(gagamsıdır) ve uzundur,Muturların ise daha yuvarlaktır ve küttür.Davranışsal açıdan bakıldığındaysa yunuslar bol bol suyun yüzeyine atlarlar ama muturlar atlamazlar.Üstelik bu sevimli türümüz yunuslardan ebat olarak daha küçüktürler.Ortak özellikleriyse şudur ki,ikisi de teknelerin peşinden koşmayı severler.Sırtlarında küçük üçgen bir yüzgeçleri vardır ve tek yüzgeçlidirler.Muturlar genellikle kıyı kesimlerde varlıklarını devam ettirirler.Karadeniz Havzası’nın kıyı kesimleri muturları rahatlıkla görebileceğimiz alanlardır.Tramem’den edindiğimiz bilgiye göre İstanbul’da Samsun’da ve Bartın’da sürekli olarak rast gelebiliriz.Çok çok nadir de olsa Akdeniz’de de görme ihtimalimiz vardır.Suyun az tuzlu olmasını tercih ederler ve mümkünse 15°C olan soğuk veya ılıman denizleri tercih ederler.Siyah renkte olanlarının mevcut olmasıyla birlikte genellikle boz mavimtrak bir gri renktedirler.Vücutlarının altıbeyazımsı renktedir.Küçük balıkları yiyerek beslenirler.Erkekleriyle dişilerinin görünüş olarak farklılıkları yoktur ama ağırlıkları farklıdır.Dişiler 72-73 kilogram olabilirken erkekler 61-62 kilograma olabilirler.Yazları çiftleşirler,11 ay gebelikleri sürer ve ertesi sene bebekleri 3 kilo kadar dünyaya gelir.Hiç kılları yoktur,kalın bir yağ tabakaları vardır,onları soğuktan koruyansa bu tabakadır.200metreye kadar dalabilirler ve kalabalık olmayan sürüler halinde gezerler.Redlist’e göre LC seviyesindedirler.Türün azalmasında en önemli faktör balıkçılıktır.Yüzgeçleri balık ağlarına takılmaktadır ne yazık ki.Bunun dışındaki tehditler ise ; denizlerdeki kimyasal kirlilik,gemi trafiği,gürültü ve yırtıcıların aşırı avlanmasıdır.Umarız ki tehdit seviyeleri daha ileriye gitmez.
Bu bilgilerin üzerine biraz daha araştırmak isterim derseniz
UK Whales‘ i ziyaret etmelisiniz.
İngilizce olmasın Türkçe’den okuyayım derseniz’de TRAMEM‘e uğrayın deriz.
Balinalardan ilk türümüz,Mutur ile iyi farkındalıklar!

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz.-

Su Maymunu – Myocastor Coypus

sumaymunu
Kaynak
Koypu olarak da bilinen türümüz,Iğdır civarlarında ve Edirne civarlarında karşımıza çıkabilir.Kunduzlardan biraz daha küçük olan türümüz iri yapılıdır ve tembeldir.Vücudunu kaplayan kahverengimsi uzun tüyleri vardır.Kesicidişlerinin rengi portakal rengidir ve ağzı kapalı olsa dahi gözükmektedir.Vüvudunun büyüklüğüne karşın gözleri ve kulakları küçüktür.Ellerine baktığımızda maymunların,insanların ellerinin küçültülmüş hali gibi görünür ve çıplaktır.Lakin 5 parmağa sahip türümüz aynı zamanda iyi bir yüzücü olduğundan 5.parmak hariç diğer parmaklar arasında yüzücü perdeleri vardır.Aslen Güney amerikalı olan türümüz postu için Avrupa’ya getirilmiştir,istilacı bir tür olduğu için artık Meriç’te rahatlıkla görülebilmektedir.Aynı şekilde postu için Rusya’ya getirilen türler de Rusya’dan kaçıp Iğdır’a Aras Nehri’ne sığınıp orada görülen türlerimizden olmuştur.Genelde bataklıklarda yaşar.Suyun üzerindeki bitkileri ve köklerindeki soğanları tercih eder.Bu maddeleri bulamadığı takdirde küçük su solucanlarını ya da tarlalardaki meyvelere dadanır.Ömürleri genelde 2-3 yıldır,maksimum yaşama süreleriyle 10 senedir.Doğurgan hayvanlardır,yılda 3 kere gebe kalabilirler ve 5-6 yavru sahibi olurlar.Gebelikleri 4 ay sürer.Yeni doğan yavrununsa gözleri kapalı değildir.Sıcak havalara alışkın olan türümüz kışın çok soğuklarda ölürler.Bu da doğanın türün çoğalmaması için yarattığı bir dengedir.Toprak altında bulunan yuvalarında geçirirler zamanlarını gündüzleri,geceleri işlektirler.Ama kışları güneşin doğmasını beklemeye suyun yüzey,ne çıkarlar ve güneş doğana kadar kıpırtısız beklerler.Bu sırada dibine kadar sokulsak dahi tepki vermezler.Güneş çıktığındaysa karaya çıkarlar ve elleriyle yüzlerini,vücutlarını temizlerler.Yerel olarak da Iğdır’da Su İti , Edirne’de de Mutasyon Fare denir.Soyunun devamında bir tehlike yoktur,Redlist’e göre LC seviyededir.

İsterseniz ziyaret edebilirsiniz ;National Geographic

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz.-

Ak Göğüslü Kirpi – Erinaceus Concolor

erinaceus_concolor

 

 

 

Kaynak :treknature

Bugünkü türümüz,kirpigillerden Ak Göğüslü Kirpi.Coğrafi konuma bağlı olarak renginde değişim gözlenebiliyor;koyudan açık kum rengine kadar her renkte olabilirler.Batı Avrupa kirpisinden(Erinaceus europaeus) göğüslerinin ve karnının altının beyaz olmasıyla ayırt edilebilir.Gövdesinin üzeri 2-2.5 cm. uzunluğundaki kırçıl dikenlerle örtülüdür.Sadece geceleri aktif bir türdür.Sıcaklık 4°C derecenin altına düştüğünde kış uykusuna yatarlar.Hamilelik dönemleri 5-6 hafta sürer.Her doğumda 3 ila 8 arasında yavru doğurur.Ortalama ömürleri 18 yıldır.Nemli yerleri tercih ederler;çalılıklı ormanlar,büyük parklar gibi alanlarda rastanabilirler.Ülkemizin hemen hemen her yernde görülebilen bir türdür.Yemek menülerinde böcek,sümüklüböcek,solucan bulunsa da nadiren küçük fare ve yılanları da yiyebilirler.İnsanların dayanabildiği tetanus zehiri miktarının 7 bin katına kadar dayanabilirler.;çok zehirli bazı böcek ve yılanları kolaylıkla avlayıp yiyebilirler.Türle ilgili daha fazla bir bilgi maalesef bulunmuyor,ama araştırırken birkaç araştırmaya rastladık Türkiye’de yapılan.İlgilenenler :

ERINACEUS CONCOLOR TÜRÜNÜN SDS-PAGE İLE KAN SERUM PROTEİNLERİNİN ANALİZİ

Diyarbakır Yöresi Erinaceus concolor Martin, 1838 ve Hemiechinus auritus (Gmelin, 1770) (Insectivora: Mammalia) Kirpileri Üzerine Karşılaştırmalı Morfolojik ve Karyolojik Bir Çalışma

Tür ile ilgili daha çok fotoğraf görmek istiyorum diyenleri de buraya alalım :

Nature Photo – Ak Göğüslü Kirpi

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz.-

Kirpikli Yarasa – Myotis Emarginatus

Geoffroy's Bat in gflight

Kaynak:Studiowolverine

Uçabilen memelilerimizden biri,Kirpikli Yarasa.Gençken grimsi,büyüdükçe kızılımsı bir renge dönerler.Kulaklarının üzerinde bulunan belirgin bir çentik ile diğer yarasalardan ayrılabilirler.Uzun,yünlü diyerek betimleyebileceğimiz bir kürkleri vardır.İyi gelişmiş kuyrukları bulunur.Mağaralar,büyük kaya yarıkları,ağaç kovukları,binalar sevdikleri konaklama alanlarıdır.Mayıs-Ağustos aylarında koloniler oluştururlar ve tüneklerini sık sık değiştirirler,bu türümüz büyük koloniler halinde yaşayabilir.1.000 dişiyi içinde bulunduracak kadar büyük koloniler kayıtlara geçmiştir.Bu zaman zarfı içerisinde erkekler ayrı ayrı konaklarlar.Çiftleşmeleri genellikle sonbaharda olur.Gebelikleri hava ısısına bağlı olarak 50-60 gün arasında bir değer alır.Yılda bir kez;çoğunlukla bir,nadiren de olsa iki yavru doğururlar.Ömürleri 12 yıldan uzundur.Sinekler ve örümcekler sevdikleri yiyecek türleridir.Genellikle avlarının yaprak gibi yüzeyler üzerinde duran hallerinde avlamayı sevseler de,uçarken de ağızlarıyla yakalayabilirler.IUCN Red List’e göre LC seviyesinde bulunur.Uçan memeli türümüz ile,iyi farkındalıklar.

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz.-

Karaca – Capreolus capreolus

Capreolus_capreolus
Fotoğraf : Azdavay

Avrupa,Anadolu ve Hazar Denizi’nin kıyılarında görülen bir geyik türü,Karaca.Bizim ülkemizin sınırları içinde ise sıcak bölgelerde seyrek ağaçlı alanalarda karşılaşılabilecek bir tür.Dünya’daki yayılış haritasının detaylısı için:

Karaca yayılış

Bu sınırlar içerisinde yaşayan en minik geyik türü de kendisi aynı zamanda.Uzun bacakları,kocaman gözleri,upuzun kirpikleri ile güzellikleri dillere destan.Kısa,üzeri pürüzlü boynuzları sadece erkeklerde bulunur.Kulakları oldukça büyük ve yukarı kalkıktır.Yazın kırmızı-kahverengi,kışın gri-boz kahverengi renkte olurlar.Kuyruklarının bağlandığı kısımda ‘ ayna ‘ olarak isimlendirildiği ile karşılaşacağınız büyükçe bir beyazlık bulunur.Aktif olmalarına rağmen 24 saat beslenebilirler.Menülerinde yaprak döken ağaçların ve çalıların yaprakları,kozalaklı ağaçlar,güller,çayırlar yer alabilir.Üreme dönemleri Temmuz ayında başlar Ağustos’a kadar devam eder.Üreme dönemi boyunca erkekler yaşam alanlarını koruma görevi edindiklerinden çok saldırgan olabilirler.Üreme dönemi davranışları arasında bağırma,sık daireler çizerek kovalama,genç ağaçları özel kokularıyla işaretleme sayılabilir.Alanlarına başka erkeklerin girmesi iki bireyin de ölümü ile bitebilecek boynuz boynuza ciddi kavgalar sonlanabilir.Mayıs-Haziran ayı doğum gerçekleşir,dişiler genelde ikiz doğururlar.Kürkleri ilk 6 hafta kadar beneklidir.IUCN Red List e göre LC seviyesindedir;henüz tür için ciddi bir tehdit söz konusu değildir yani.Bu sevimli geyiklerin daha fazla fotoğrafını görmek isteyenlere :

Nature Photo – Karaca

Daha bilimsel ve teknik verilere ulaşmak için türkçe dilinde yazılmış en detaylı karaca kaynağını önerebiliriz.

Karaca

Hoplayan,zıplayan enerji dolu türümüzle;iyi farkındalıklar.

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz-

Tırtak – Delphinus delphis

3291188275_066f021b2c

Sularımızın memelilerine de ses verelim dedik bu gece.Bayağı yunus olarak da bilinir ama biz tırtak adını daha çok sevdik.Türkiye’nin bütün denizlerinde görülür.Boyları 1.70 ile 2.40 arasında değişir,kiloları ise 75-80 kg civarında seyreder ama 2 metre civarında bir tırtak 100 kilo dolaylarına da çıkabilir.Hamsi,istavrit,sardalya,mürekkep balığı gibi balıkları yemeği severler.280 metre gibi devasa bir derinliğe kadar dalabilir,8 dakikaya yakın bir süre de suyun altında kalabilirler.Çok hızlı bir yunus türüdür,gemilerle yarışmayı da sever.Gemilerin önünde oluşan o dalgalarda zıplarken görebilirsiniz onları.Diğer akrabaları gibi çok gelişmiş bir sosyal sistemin içinde yaşarlar.10-15 adetten oluşan sürüler kurabildikleri gibi 1.000 üyeli sürüler de kurabilirler.Bazen de aynı aileden oldukları çizgili yunuslarla karışık sürüler oluştururlar.Birbirleri ile çok yakın ilişki kuran bir aileden geldiklerini kanıtlar nitelikte;hasta bir yunusun diğer arkadaşları tarafından nefes alması için su üzerine çıkarıldığı rivayeti de kulağımıza geldi.Temmuz-ocak arası çiftleşirler,gebelik süresi 10-11 aydır.Doğumlarında ise ayrı bir işbirliği görürüz.Bir yunus doğum yaparken diğerleri onu yırtıcılardan korumak adına etrafında daireler çizerler.Yavru yunusların önce kuyrukları çıkar bunun nedeni de 2 saat süren doğum sırasında yavruların boğulmamasıdır.Gecenin sempatik türü ile,iyi farkındalıklar.

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz-

Anadolu Sincabı – Sciurus anomalus

1aKwKOUWs2_

Kafkas sincabı ya da İran sincabı olarak da geçen kemirgenimiz,ağaçlarda yaşayan bir tür.Ailesinin yakın üyelerinden kızıl sincaptan daha iri bir yapıya sahip.Büyüklüğüne bakmanıza gerek yok aslen kızıl sincap ile ayırt etmek için.Anadolu sincabının sırtında bulunan gri-siyah tonlarında koyuluk kızıl sincapta görülmez,bu da işimizi epey kolaylaştırıyor elbet.Ormanlarda,bağ-bahçelerde,açık alanlarda görebileceğimiz bir tür Anadolu Sincabı.Daha çok çam türlerine yakın yerleri tercih etseler de,yapraklarını döken ağaçların özellikle kayınların yetiştiği yerlerde,bahçe ve parklarda da görülebilirler.Genel olarak yükseltisi orta seviyelerde olan ormanlarda görülürler ama istisnai de olsa 2000 metre yüksekliğinde de karşılaşabilirsiniz.Gündüz erken saatte güne başlarlar,çok sıcak günlerde ise öğle uykusuna çekilebilirler.Kış aylarında aktivitelerinde azalma gözlenir.Dalların arası,ağaç kovukları favori yuva yerleri olsa da yırtıcıların eski yuvalarını da sahiplenebilirler.Elma,armut,şeftali gibi meyveleri severek yediklerinden meyve bahçesi sahipleriyle araları pek iyi değildir.Çamgillerin kozalaklarını ve kuş yumurtasını,kuş yavrusunu,yulafı,ayçiçeğini de tüketebilirler.Kozalak,tohum gibi besin maddelerini,kışın yemek için toprak içine gömerler ya da ağaç kovuklarına saklarlar.Böylece ağaçların tohumlarını yaymada önemli yardımcılarındandır.IUCN kırmızı listesinde LC – asgari endişe – olarak bulunsa da Türkiye’de postları için avlandıklarından nesilleri gün geçtikçe azalmaktadır ve korunması gereken türlerden biri konumuna gelmişlerdir.Daha bilimsel veri isteyenlere,Anadolu sincabı’nı daha yakından tanımak adına yazılmış iki adet çalışmayı aşağıda bulabilirsiniz.

http://earsiv.kastamonu.edu.tr/jspui/bitstream/1/286/1/Sincap.pdf

http://www3.dpu.edu.tr/akademik/fbe/wp-content/uploads/2011/08/sayi2pdf.pdf

Tür ile ilgili biraz daha fotoğraf yok mu diyenlere :

http://www.bayramgocmen.com/album/index.php?/category/189

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz-

Boz Ayı – Ursus Arctos

boz
Türkiye’de de yaşayan büyük mü büyük ayı türü,Boz Ayı.Batı dillerinden tam çeviri yaptığınızda ‘kahverengi ayı’ olarak karşınıza çıkar ama burada yaşayan alt türler bir ton daha açık olduğundan Türkiye’de boz ayı olarak yer etmiştir.Tür olarak boz ayı olmasına rağmen bu kocaman canlıların ülkemizdeki alt türler üzerine bir bilgi bulunmamaktadır.Kocaman derken,kelimenin tam anlamını kastederek kullanıyoruz.Dişileri 80-150 kilo erkekleri ise 100-230 kilo arasında seyir gösterir.Boylarına gelirsek 110-250 cm arasında değişebiliyor.Boz ayıların kafaları genelde daha koyu renklidir ve sırtlarında koyu renkli bir şerit görülür.Ancak kesin bir şey söylemek de zor,bulundukları bölgeye göre morfolojilerinde çok fazla değişim izlenmiş.Mesela yüksek kayalık alanlarda karşılaşılan bozların griye yakın tonlarda olduğu ancak açık arazilerde yaşamlarını devam ettiren bozların kızıl-tarçın ve boz rengine yakın oldukları gözlenmiş.İnsan etkisinden uzak alanlara yayılmayı tercih eder yaşayacağı alanı seçme şansı bırakılırsa.Türkiye’de batıdan doğuya kuzeyden güneye çoğu ilde görülebilir,ülkemizin en büyük yırtıcısıdır aynı zamanda kendisi.Hepçil olduğundan ortama ayak uydurma problemi yaşamaz.Ama genelde otçul diyeti tercih ederler.Büyük memeliler,küçük memeliler,kuş yumurtaları,böcekler ve larvaları,bitki kökleri,meyveler bozların menüsünde yer alabilir.Bir de yemek konusunda seçicidirler,meyvelerin ve sebzelerin en iyi,en verimli olduğu zamanı dört gözle beklerler.Diyelim olgunlaşmadığını gördü bir boz birey meyvelerin,gün be gün aynı yere gelir kontrol eder ne alemdeler diye.Kurt ve yaban domuzu ile aralarında bir çekişme vardır.Yaban domuzu yavrularını yerler ama kurtlardan biraz çekinirler.Ilıman iklimlerde ve kuzey yarım küredeki bireyler yeterli besin bulamazlar ise bir tür kış uykusuna yatarlar.Bir tür dedik çünkü tam bir kış uykusu sayılmaz aslen.Nedeni de vücut ısıları sadece 1-2 derece düşer,metabolizmalarında yavaşlama diğer canlılardan azdır ve kolaylıkla uyanabilirler.Kış uykusu dönemine yaklaşırken,gündüz bile avlanabilirler.Mevsime göre Kasım-Aralık halinde uykuya dalma başlar,Mart-Nisan aylarında uyanırlar.Eğer bir dişi boz ayı hamileyse ve uykuda yattığı an ile doğum zamanı örtüşüyorsa;anne uykudayken onları doğurur ve yavrular da annelerini uyandırmadan onu emerler.Bol yağlı sütleri vardır ayıların belirtelim-diğer memelilerden 3 kat daha fazla yağ ve protein içerir.Uzun ömürlerinin kaynağı belki de anne sütlerindeki besleyiciliktir,20 yıla kadar yaşayabilirler.Çiftleşme dönemleri Mayıs ortalarından Temmuz’a kadar uzanır.Çok eşli memelilerdir ayılar.Bir dişi aynı günde birden fazla erkek ile çiftleşebilir.Yavrular iki sene anne ile büyürler,anneleri onlara ayılığın inceliklerini öğretir.Babalarıyla asla tanışmadan büyürler.Erkek ayılar babalıktan yoksundur,bazı hayvanlarda görülebildiği gibi dişileri çiftleşmeye teşvik edebilmek adına yavruları öldürebilirler.Yaşayacak alan bulma adına yavruların kat ettiği mesafeler sayılmazsa,göç falan etmezler.Bu devasa ve hayran olunası canlılar,ormanların en büyük üyeleri olmalarına rağmen ürkek ve korkaklardır.Ani bir karşılaşmada arkasına kendini güvene almak için arada bakarak saklanacak bir yer bulma adına koşar.Hünerleri çok:Çok güçlü hafızaya sahiptirler ve kolayca öğrenebilirler,yokuş yukarı ya da aşağı bir at kadar da hızlı koşabilirler.buyuk-bozayi
Türkiye’de yasadışı avlanma,tuzakla öldürme ya da zehirleme gibi tehditler altındadır.Ayı popülasyonu ülkemizde kötü durumda olmasına rağmen Doğu Karadeniz bu açıdan iyi durumdadır.Ülkemizde ayıları korumak adına imzalanmış anlaşmalar da bulunmakta bu arada:
• IUCN 2000 Kırmızı liste: Küresel anlamda tehdit altında değil
• CITES: EK- II
• Bern konvansiyonu: EK- II
• Avrupa Birliği Habitat direktifleri: EK II ve IV

Bozayılar adına yürütülen-yürütülmüş olan birkaç proje de bulunmaktadır.Bilgi edinmek adına :

Doğa Derneği Boz Ayı Araştırma-Koruma Projesi

Kaçkar Dağları Projesi

Bakanlık Boz Ayı Peşinde

Türkiye’deki memeliler adına danışmak için en temel site http://www.tramem.org , aklınızdan çıkartmayın.

Senoz’dan ayılar adına anlatılmış bir hikayeyi de dinlemek isterseniz Alakır’ın Sesi albümüne sözü bırakırız:

ÖNEMLİ EK : Boz ayılar ile ilgili yürürlükte olan sözleşmelerden bahsettik yukarıda.Yaban Hayatı Dairesi’nde Bern Sözleşmesi takipçisi olan Burak Tatar’dan güzel bir bilgi düştü mailimize.Ülkemiz sözleşmeye imza atarken boz ayılar ve birkaç türe daha şerh koşmuş,yani durum o ki popülasyonun artması durumunda müdahale edebileceklerini belirten bir imza olmuş aslen.Bakanlığın 2007 yılında avlattığı ayılar da TÜBİTAK’ın raporuna istinaden bu sebebin altına sığındıkları için imiş.Habitat direktifi altında korunduğu ise AB üyeleri için geçerli bir koruma kanunu imiş,henüz buralara gelmemiş anlaşılan.Burak Tatar’ın katkılarıyla,teşekkürlerimizi iletiyoruz.

-Yanlışımız,eksiğimiz için her daim ikaz mesajlarınızı bekliyoruz-